Page 61 - Üstün Yetenekliler Eğitimi için Toplum 5.0
P. 61
İlkel toplumlarda dinsel inanışlar ve büyüden doğan sanat, hayvan ruhları,
yağmur, bulut gibi doğa olayları ile ilişkilendirilmiş ve çok tanrılı dönemde
tanrılara insani özellikler eklenmiştir. Aristoteles Poetika adlı eserinde trajedi ve
komediyi anlatır; sanatın taklitten yani mimesis’ten ibaret olduğunu belirtir. Genel
olarak trajedide iyi insan karakterlerini, komedide ise kötü ve gülünç insan
tiplerinin taklit edildiğine değinilmektedir: “Antik Yunan uygarlığının Arkaik
Çağını ve bu çağın doğacı düşünürlerini izleyen Klasik Çağ düşünürleri, fizik
ötesini, insanı ve toplumu yöneten yasaları, sistemli bir biçimde ele alırlarken
güzel kavramına ve sanata da eğilmişlerdir.” (Şener, 2012: 15)
Aristoteles; bireylerin çocukluktan itibaren taklide eğilimlerinin olduğunu;
öğrenme sürecinde taklit yoluyla gerçekleştirdiğini ve bu özelliğinin insanoğlunu
hayvanlardan ayırdığı belirtmektedir (Aristoteles, 2013: 32) . Ona göre, taklit
etmek insana hem öğretir hem de zevk verir: “Sanatçı doğayı taklit eder, ancak
salt görünüşle yetinmez, olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi taklit eder ve eksik
kısımları da tamamlar.” (Aristoteles, 2013: 32)
Sanatın en temel kaygısı olan estetiğin gelişimi tarih dönemleri içerisinde
çok sonraları görülmektedir. Günümüzdeki anlamında estetik, Alman filozof
Baumgarten’in Aesthetica adlı kitabında, “estetik duyulardan gelen bilginin
bilimidir” ifadesiyle tartışılmaya ve konuşulmaya başlanan bir olgudur. Platonun
ortaya attığı “güzel nedir” tartışması” estetiğin konusunu oluşturmaktadır.
(Timuçin, 1976: 151).
3. SANATIN GELİŞİMİ
Tolstoy, sanatı insanın kendi var oluşunun ispatı olarak görmektedir.
“Sanatı doğru tanımlayabilmek için her şeyden önce onu bir haz aracı olarak
görmekten vazgeçmek, onu insan yaşamının koşullarından biri olarak görmek
gerek. Sanatı böyle görmeye başlarsak, onun insanların birbirleriyle ilişki
kurmalarının araçlarından biri olduğunu da görürüz” (Tolstoy, e-kitap: 67).
Toplumsal gelişme sanatsal gelişimi şekillendirmektedir. Bu gelişimin üç
yönü ele alınmaktadır. Bunların ilki toplum kesimleri arasında farklılaşmanın
ortaya çıkması ve yok olmasının sanat tarihine etkisidir. İkincisi halkın sosyo-
ekonomik durumunun sanatın gelişimini etkilemesidir. Sonuncusu ise tarihsel
değişimlerin insan yaşamı üzerine olan etkileri ve bunun da sanat yapıtlarına
yansımasıdır. (Kagan, 1982: 544)
Genel olarak bir planın, bir nesnenin ya da inşa sürecindeki mimari,
mühendislik gibi çizimlerin ya da fikirlerin meydana getirilmesi ise tasarım olarak
tanımlanmaktadır. Elizabeth Adams Hurwitz tasarımı kısaca “gerekli olanın
araştırılması” şeklinde tanımlanmıştır. (Becer, 2008). Fiili olarak ya da isim
anlamıyla tasarlamak yeni bir ürün için planlama ve geliştirme süreci anlamına
48